-
1 çiğ düşmek
-
2 çiğ
çiğ düşmek (oder kaçmak) sehr taktlos sein; grell sein, sehr auffallen;çiğ hareket Taktlosigkeit f -
3 çiğ kaçmak
= çiğ düşmek быть некста́ти / не к ме́сту -
4 çiğ
лави́на (ж)* * *1) сыро́й, недова́ренныйçiğ et — недова́ренное мя́со
çiğ süt — сыро́е молоко́
2) перен. неуме́стный, неподоба́ющий; неприли́чныйçiğ söz — неуме́стные слова́
3) неотёсанный (о ком-л.)4) я́ркий, ре́зкий (о свете, освещении); крича́щий ( о краске)••- çiğ kaçmak
- çiğ düşmek
- çiğ süt emmiş
- çiğden vermek -
5 çiğ
"1. raw, uncooked; not completely cooked. 2. ill-bred, untutored. 3. unseemly, inappropriate (act, words). 4. harsh (color, light). - çiğ yemek /ı/ to be enraged at: Onu çiğ çiğ yiyebilirdim. I could have torn him limb from limb. - kaçmak/düşmek to be inappropriate, be unseemly. - köfte dish made of raw ground meat, pounded wheat, and red pepper. - süt emmek colloq. to be evil-minded by nature, be a bad egg from the word go. - yemedim ki karnım ağrısın. colloq. As I´ve done nothing wrong, I have nothing to fear." -
6 çığ
1. avalanche. 2. prov. screen, partition (in a tent). - düşmek for an avalanche to fall. - gibi büyümek (for an event) to snowball, mushroom.
См. также в других словарях:
çığ düşmek — dağdan aşağı çığ yuvarlanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiğ düşmek — hoş karşılanmamak, kaba ve yersiz bulunmak Onların da belki merhume ve öksüzler hakkında söylenilecek bir fikirleri olurdu. Fakat şimdilik ne deseler çiğ düşecekti. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
çiğ — sf. 1) Pişmemiş veya az pişmiş 2) Gözü rahatsız eden, göze batan (renk, ışık) Koca Mustafapaşa daki berber Selim in aynası karşısında çiğ renkleri buna benzeyen çok süslü bir resim asılıydı. R. H. Karay 3) mec. Yersiz ve yakışıksız Bu, benim gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük
çığ — is. 1) Dağın bir noktasından kopup yuvarlanan ve yuvarlandıkça büyüyen kar kümesi 2) hlk. Bölme veya paravana Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller çığ düşmek çığ gibi büyümek … Çağatay Osmanlı Sözlük
toprak — is., ğı 1) Yer kabuğunun, toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla, çürümüş organik cisimlerden oluşan ve canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü Kara toprak. Kireçli toprak. Killi toprak. 2) sf. Yer kabuğunun bu bölümünden yapılmış… … Çağatay Osmanlı Sözlük